2 Ağustos 2011 Salı

Haftasonu- Beyşehir Gölü

Haftasonu evden uzaktaydık. Antalya'nın sıcağından kaçmak için rakımı fazla bölgelere kaçmayı tercih ettik. Beyşehir Gölü'nün kenarında bir köyde eşimin akrabalarının yanına gittik. Serinlemeye gittik ama orası da çok sıcaktı.
Daha önce görmemiştim o tarafları. Beyşehir Gölü de bir hayli büyük. İnsanlar kenarında kamp kurmuş balık tutuyor. Sıra sıra oltaları dizmişler... Tam fotoğraflıktı aslında ama arabayı durdurup da çekemedim.
Bizim gittiğimiz köy Isparta'ya bağlı. Ama göl kenarındaki arabaların çoğu Afyon plakalıydı. Biz baya geyiğini yaptık bu durumun. Çevre halkı da -muhtemelen gençliğidir- bu durumdan şikayetçi anlaşılan, çünkü trafik tabelalarının arkasına 'Afyonlular'a ölüm!' yazmışlar. :)
Göl, denizden uzak iç anadolu halkı için serinleme imkanı sunuyor tabi .İnsanlar göle girip yüzüyor. Plaj benzeri bir kaç bölge vardı.
Gölün içinde adalar var. Bir tanesinde bizim kaldığımız köyün bir mahallesi vardı. Yazın kayıkla, dubayla; kışın buz tutan gölün üzerinden yürüyerek kıyıya çıkıyorlarmış. Yolları yapmak için, o duba dediğim şeyle buldozer bile götürmüşler adaya. Gidip görmek isterdim ama zamanımız yoktu.
Gölde bir de Alaaddin Keykubat'ın kızı için yaptırdığı hamamın olduğu bir adacık vardı. Kız Kulesi diyorlarmış oraya. Alaaddin Keykubatın kızı hizmetlilerden birini sevmiş sanırım. Onunla kaçmaya çalışırken de boğulup ölmüş. O yüzden Kız Kulesi demeye başlamışlar.(Sanırım yöre halkı öyle diyor.) (bu arada bu bilgiler kulaktan dolma bilgilerdir. :) )

 İlginçtir, fotoğraf mkinesini elinden düşürmeyen ben bu gezimiz sırasında tek tük fotoğraf çekmişim. Sanıyorum yer değişikliğinden etkilenen Begüm'ü zaptetmeye çalışmaktan, başka birşeye odaklanamamışım. :)
 Bu da köy çocuğuna dönüşmüş Begüm. Bacakta çamurlar falan.  :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder