9 Kasım 2010 Salı

İzmir'de Begüm

İzmir'e biricik teyzoşumuzun yanına gitmiştik. Malum anneanne ve dede de oradaydı. Begüm'e ilgi yoğundu. Beklendiği üzere huyumuz suyumuz da değişti tabi. En başta da uyku düzenimiz: uyku saatlerimiz ve uyuma şeklimiz. İzmir'de geceleri 22:00 civarında uyumaya başlamıştı. Gündüz uykularının ise belirli bir saati yoktu, her zamanki saatlerinde uyumuyordu. En kötü olan ise (benim için) yeniden emerek uyumaya başlaması oldu. Yer yatağında uyumak yerine sağa sola sürünmeye başlayınca eski yöntemimize geri döndük.(Kendi düşen ağlamaz derler ama ben ağlıyorum.) Bayramda sonra bir yatır kaldır uygulamamız daha olacak sanıyorum :)

Yine yoğun ilgiden sanıyorum, benden bağımsız, kendi başına geçirdiği zamanlar kısaldı. Biraz kendi halinde takılıyor, sonra kucak istemeye başlıyor.
Yemek yeme konusunda da problem yaşayacağımızı düşünüyordum. Ymek yerken 50 kişi etrafında şaklabanlık yapıyordu çünkü hanımın, ama öyle olmadı. Yine mama sandalyemizde bir süre sorunsuz yiyoruz, sonra ufak çaplı şaklabanlık yapıyoruz.
Evin içinde devamlı konuşan insanlar görünce, kızım da konuşmaya özendi. çıkardığı gürültüler arttı. Aaa, aauular arttı iyice. Bbbb, bubbblar başladı. Hatta arada yanlışlıkla baba bile çıkıyor :)
Emekleme alıştırmaları devam ediyor. Şimdilik ellerinin dizlerinin üzerinde duruyor bir süre, ilerlemeye çalışınca tekrar sürünme pozisyonuna dönüyor. Koltukları kenarına gelip bir eliyle koltuğa tutunup dizlerinin üzerinde doğrulmaya başladı. Geçen gün de yatağın kenarına tutunup ayağa kalktı.
Peluş oyuncaklar hoşuna gidiyor. Mağazada peluş tavşan görmüştüm, Begüm'e gösterdim. Kıkır kıkır gülemeye başladı :) devamında gösterdiğimiz ayılara, ördeklere, köpeklere de aynı tepkiyi verdi.
İzmir diye başladı post, İzmir'le bitsin. Ben hayatımda İzmir kadar bebek sever memleket görmedim valla. Antalya'da, Eskişehir'de de seviyorlar Begüm'ü ama İzmir'de hit oldu çocuk :) Her gittiğimiz mağazada önümüze geçip dakikalarca sevenler, yolda durdurup sevenler, durdurmadan sevenler, öpenler, yanağını, elini, ayağını okşayanlar... (İzin almadan cuk diye çocuğu öpüyorlar sinir oluyorum diyen anneleri şimdi çok daha iyi anlıyorum) Hatta bir mağazaya girdik. O sırada Begüm uyuyordu. Uyur halde bir posta sevdi reyon görevlileri. Uyanınca da toplaştılar etrafımıza (10 kişi rahat vardı), öyle sevdiler. Bizimki de, sağolsun sevgi gösterilerini geri çevirmiyor. Şımarıyor, gülücükler dağıtıyor, aa-uu sesler çıkartıyor, kollarını-bacaklarını sallıyor. Görevliler daha fazla seviyor. Ben kucağımda Begüm'le kalakalıyorum. Annemler beni bekliyor. Olan bize oluyor yani. Bir keresinde de, bir abi eşliğinde mama yedi Begüm. Adam oyaladı, ben yedirdim. :) İşime geldi benim de. :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder